29 Eylül 2015 Salı

Ne gerek vardı

Benim eski şahısın annesi beni ilk gördüğü günden beri çok severdi. Adeta aramızda bir anne kız ilişkisi vardı,asla söz söylemez,kati suretle laf arasında iğnelemezdi :) Demek isterdim ama gerçek olamayacak kadar abes olurdu. Beni hiç sevmedi gerçi bende onu. Tam seviyordum öyle bir şey yapardı ki ama başkasının yanında adeta can ciğer kuzu sarması olurduk. Onları ailede boşanma moda idi,evlenen bütün kuzenleri boşandı. Günün birinde bizimde o nihai sonuca ulaşacağımız belliydi.

Benim eski dedi ki 'bitti,seni artık sevmiyorum' . Bir kaç günün sonunda şoktan çıktım,tamam dedim diye hatırlıyorum. Hemen boşanalım dedi,ne olduğunu anlamadan boşandık. Burası ayrı bir hikaye. Ben o anti-sosyal insanın ailevi ilişkilerini de idare ettiğim için dedim annesine bir mail atayım. Dedim siz her zaman benim annemsiniz,beni de kabul ederseniz her zaman evladınız olarak kalmak isterim. Bana gerçekten çok güzel bir cevap yazmıştı. Önce konuşmaya hazır değildik yazıştık,sonra 2-3 günde bir uzun uzun telefon konuşmaları yapmaya başladık. Birbirimize destek olmaya çalıştık ve o güne kadar hakkını yediğimi düşündüm. Gerçekten bana karşı çok anlayışlıydı. Bayramda eski ile yavruyu görmeye geleceklerini söyledi. Onları yalnız görmek istemediğin,benim de gelmemi rica etti. Geldikleri ilk gün en azından bir kahve içeyim diye yanlarına gittim.

Önce sarıldık öpüştük,geçtik bir yere eski yavruyla oynarken bizde bir kahve içelim dedik. Ve hiç beklemediğim bir anda sözleri ok gibi kalbime saplandı:

- Senin yerine kendimi koymaya çalışıyorum,terk edilen kadın olmak çok zor olsa gerek.

- Ben 17 sene önce boşandım,ayyy hala arıyor beni vazgeçememiş.

- Bu kolay atlatılabilecek bir şey değil,işin zor.

- Oğlumu çok iyi gördüm. Kafası netleşmiş,huzurlu buldum.

- Benimle eskiye oranla çok daha samimi,her gün arıyor oğlum.

Ve beynim uyuştuğu için hatırlayamadım dahası...Ne gerek vardı hala anlayabilmiş değilim. Bunlar ailecek dengesiz.

Sonrası mı,o ayrı bir yazı olsun.

Y.A



28 Eylül 2015 Pazartesi

O ne demek :)


Bundan sonraki bakış açım :) Ayyyy ileride biri bana derse ne yaparım!!! Malum kişi hiç demezdi,aaaa hakkını yemeyeyim  galiba 5 sene önce falan yanlışlıkla söylemişti :) Ama bu şekilde değil 'Sevmiyor değilim ' demişti. Ahahahahahahaha :)

Y.A

27 Eylül 2015 Pazar

Ya sonra...

Dün on küsur senedir görüşmediğim lise arkadaşımla görüştüm. O benden daha kıdemli,boşanalı 6 ay olmuş. Boşandıktan sonra kadın neler yapar? Önce gecelerce mesaj atmış,milyon kez aramış. Cevabı verilemeyen o malum soruyu sormuş 'NEDEN' cevap alamadıkça saldırganlaşmış. Gitmiş eskisinin arkadaşlarından biriyle bir ilişkiye başlamış. Olmamış,eski kıskanmaya başlamış ve pişmanlık vol.1 moduna girmeye başlamış adam. 
Nasıl güzel bir kadın,su gibi. İşinde gayet başarılı,çok güzel,iyi bir eş,ilgili bir anne. Yani karşısındaki hıyarın teki bence. O dünya güzeli kadın hala o kendisini bir kere bile önemsemeyen ve mutlu etmek için hiç bir çaba harcamayan erkeğin geri dönmesini bekliyor. Konuştukça o günleri tekrar yaşadım,üstünden çok geçmemesine rağmen bazı acı verici detayları unutmuşum. Hatırlamak içimi acıttı,bir yandan da kendimi sorguladım. Pişman olup gelmez ya (o kadar ego manyak ve bencil ki,kırmızı karın yağması,insanların uçabilir olması bence daha mümkün ) hadi geldi ,ne derim ? İlk zamanlar nasıl hayal kurardım :) Bir gece beni arayacak,'seni çok özledim,çok seviyorum,sensiz yapamıyorum dönnnnn diyecek' tarzı aşırı Türk filmine maruz kalmış ev kızı modundaydım.
Zaman geçtikçe içimde bir şeylerin çok derinden kırıldığını fark ettim. Hala rüyalarımda gördüğüm doğrudur. Bazı sabahlar uyanınca  yanımda arıyorum,ara sıra yaşadıklarımın bir kabus olmasını  istiyorum,hemen uyanmak istiyorum.Ama çokça kalbimin soğuduğunu fark ediyorum. Kalbimde bir boşluk,adeta kara delik.  Dün gece eve geldim,kendimi zorladım ama yok yani. 'doğada bulunan en sert element sevmekten vazgeçmiş bir kadının yüreğidir ' cümlesinin ne anlam ifade ettiğini şimdi daha iyi anlıyorum. Onun geri gelmesini istiyor muyum? Buna hayır diyemiyorum ama evet de diyemiyorum.
Hani bize anlatılan o masallar vardı ya,prens ile prensesin kavuştuğu masallar. Peki ya sonrası? 
Pişmanlıktan öldüler bize döndüler,ya sonra? Biz mi eskisi gibi olacağız,mümkün değil. Onlar da pişman olduktan en fazla 3 ay sonra eski düzenlerine dönecek ve eski adamlar olacak. Biz de istenmediğimiz o evde aynı şartlar altında yaşamaya devam edeceğiz!! Yok yaaaa....maymun gözünü açtı cicim. Bak şu an yazarken bile sıkıntı bastı.

Yani hadi döndü de ya sonra? İşte bu korkunç bir muamma...

Y.A

25 Eylül 2015 Cuma

Ah şu güvercinler

Yeni şehre taşınmamızdan birkaç gün sonra yavruyu parka götürdüm. Götürdüm diyorum ama bilinç düzeyim yaşadığım şoktan dolayı kapalıydı.Kesik kesik hatırlıyorum. Neyse gittik parka salıncak,kaydırak,tahteravalli derken yavru kendini parka kaptırdı. Sağa sola baktım,parktaki herkesi inceledim derken orada bir güvercin topluluğu gördüm. Ne güzel kuş gibi uçsak adlı saçma geyiğe dalmışken gözüme erkek olduğunu düşündüğüm bir güvercin ilişti. Kuyruğunu açmış,kabarmış bazı güvercinlere dans ederek kur yapıyordu. Biri olmazsa diğeri ' aaaa dedim erkek milleti işte!'
Derken benim gibi hafif safça bir güvercini kandırdı,yazık saf güvercin onu takip ederek onunla gitti. Kim bilir ne umutları vardı! Birlikte uzak diyarlara uçacaklarını,birlikte yaşlanıp tüyleri beyazlaşana kadar birlikte olacaklarını düşünüyordu.Ama bizim çapkın güvercin ne yaptı dersiniz o kandırdığı saf güvercin yanına gelince kısa bir süre sonra ' Kusura bakma,aile olma sorumluluğu bana ağır geldi. Senden sıkıldım ' diyerek ortamdan pırrr diye uzaklaştı ve başka bir saf güvercin bulmak üzere uçtu.O an o geride kalan güvercini teselli etmek istedim.Kıyamam,sen buna bakma ,erkek değil mi insan olsun hayvan olsun hepsi aynı demek istedim. Ben seni anlıyorum deyip tam boynuna sarılacaktım ki,benim yavrunun 'anneeeeee,dondurma al' deyişiyle gerçek dünyaya döndüm. 

Aklım hala güvercinde...

22 Eylül 2015 Salı

Ah şu gözlük sorunsalı :)

Yavru gözlük takıyor,numaraları ileri olduğu ve kayma olmaması için gözlükleri devamlı takması gerekiyor.Bir çocuğa gözlük taktırmakla deveye hendek atlatmak arasında hiçbir fark yok. Geçen sene verilen gözlük ve o gözlüğü takması için verilen 1.gözlük muharebesi yenilgisinden sonra yarım gün gittiği kreşi aradım. Dediler bir sabah gözlüklerini takarak gönderin. En büyük zevki gözlüğü takar takmaz havaya bir top gibi atmak olan yavrunun gözlüğünü bulmak madende altın aramayla eş değerdi. Gözlük camları inceltilmiş olduğu ve ufak bir servete mal olduğu için kreşe giderken takmıyordu. Bir sabah gözlükleri takarak gönderdim,biliyordum ki gözlüğü fırlatıp atacak ve gözlük bulunamayacaktı. O öğleden sonra benimki servisten gözlükleri gözünde indi. Şaşkınlıktan çocuğu servisten almayı unutuyordum. O günden sonra gözlüğü takmayla ilgili ufak tefek sorunlar dışında bir problem yaşamadık. Dedim eğitimin gücü :) Daha net gördüğünü farkettiği andan itibaren kendi de takmak istedi.
Şimdi ben bunu niye anlattım :) Efenim cuma günü babasının evine ( benim ex ev) gittiğinde hemen eski odasına koştu. Bütün oyuncakları odaya dökerek oynamaya başladı. O an gözlüğü gözündeydi ve odadan çıktığında gözlük yoktu. Ben arkadaşıma döndüm aradan 3 gün geçti gözlük bulunamadı. Oooo neler dedim "Bir gözlüğü bulamadın,evdedir herhalde uçmadı ya!" tarzı söylemlerle onu yerden yere vurdum. Ama sonuçta gözlük bulunamadı ve zaten kontrol zamanında geldiği için göz doktoruna gitmeye karar verdik."Doktora giderken istersen eve gel dedi" gerek yok beni yoldan alın dedim. Tam arkadaşımın evinden çıkacaktım ki gözlük benim güneş gözlüğün kabından çıktı :) Önce ne yapacağımı şaşırdım,zaten gözlüğün değişmesi lazımdı,dedim ses etme boşver. Doktor yeni bir gözlük yazdı,arabada hastaneden dönerken dedi ki " İstersen BENİM eve gidelim gözlüğü birlikte arayalım,belki sen bulursun ben bazen gözümün önündekini görmüyorum."
İçimden " Gözünün önündekini görmediğin zaten belli!" diyesim geldi,eve de gitmek istemiyorum. Dedim ki " Aaaaaa! Çantanın o gizli fermuarlı gözüne baktın mı? Bazen oraya birşeyler koyuyor."Gerçekten de öyleydi. " Çantaya bakmak hiç aklıma gelmedi dedi safça." İşte dedim aradığım fırsat,ex eve gitmemek için tesadüfi olarak çantada buluverdim gözlüğü ve çok şaşırdık.
Yani diyeceğim şu ki ,eyyyy erkekler bizim yüzde yirmibeşimiz kadar olan akıllarınızla zamanında bizi kandırmaya çalışıyordunuz ya,biz onları hiç yemedik bilin. İstesek sizi üç kere havada parende attırır cebimizden çıkarırız. Benim durumumla çok alakalı değil ama bir laf var. " Aldatılan kadın şeytanla iş birliği yapmaz,ruhunu direk şeytana satar" Hani yani bilin istedim.

Y.A

19 Eylül 2015 Cumartesi

Canıms yaaa

Ben herşeyden habersiz mutlu mutlu yaşarken arka arkaya gelen darbelerle beni aptallaştırmıştı.Bir gıdım kalbi olan insanın diğerine yapmayacağı kadar can acıtıcı konuşmalar yaptıktan sonra tüm soğukkanlılığı ile her zamanki gibi işlerine dönerdi. ( Sanırım ışınlanma ya da atomu parçalama üzerine çalışıyor. Ben bu kadar çalışsam ikisinden biri yapardım) Neyse ben sanırım yaşadığım şoktan çıkamamanın verdiği etkiyle ne yaptığımı hiç bilmiyordum. Gün boyunca hiçbir şey yemediğimi farkettiğim günler oldu.Gene kan şekerimin düştüğü ve beynimin çalışmadığı günlerden birinde ezik bir ifadeyle karşısına geçtim ve şu konuşmayı yaptım:

- ben: Aşkım beni sevmediğini söylüyorsun ya,acaba ayrıldıktan sonra biraz zaman geçse yeniden sevebilir misin.
- o:  Bilmiyorum,eğer senin dediğin gibi psikolojik bir durum yaşıyorsam ve gerçerse ümit vermek gibi olasın ama belki sevebilirim. Ama zamanın getirdiği bir durumsa zor.
- ben: Beni yeniden seveceğine inanıyorum. İnşallah seveceksin.
- o: Neyse başka birşey demeyeceksen ben çalışmaya dönüyorum.
 
Beş ay önceki o ezik kadına seslenmek istiyorum. " İnşallah sever,canıms yaaa.Şaka mısın kadın!"

Zaman sen nasıl bir ilaçsın bu kadar kısa sürede bile en derin yaraları iyileştirmeye başlıyor ve iyileştirebiliyorsun :)

Y.A.

18 Eylül 2015 Cuma

Evimdi evi oldu

Şu an ağlıyorum,ağlıyorum evet. Ben bu kadar kastım ya sabah bir kalktık hapşuruk hafif ateş! Verdim ateş düşürücü bindim otobüse. Neyse geldik Megaköye,dedi eve bırakayım sizi,ne münasebet diyecektim ama yavru hafif hasta olunca tamam dedim.  Kendisinin özel dersi olduğu,yapıp geleceğini söyledi. Eve giriş anı heralde ölüm anıyla eş değerdi. O ev...
Benim ama değil,ev ama değil. Yuvamdı artık değil...
Herşeyi kendine göre düzenlemiş. Benden hiç bir iz yok. Belki saçma ama ben şarap sever bir insanım,benle şarap sevmem diyerek bir kadeh içmeyen adam evi şarap mahzenine çevirmiş. 14 yıllık birlikteliğimiz de bir tane arkadaşını bilmem. Ortamda içiliyor muhabbetle dedi. Şaştım kaldım. Kariyerinde ilerlemek için bizi bıraktığını söyleyen adam ortam dedi ya.. Normal kitap,roman okumam diyen adam aşk romanı almış tavsiye üzerine,bende sana ne kitaplar tavsiye etmiştim.
O an gidip en büyük bıçağı alıp doğrayasım,deşesim  geldi. Dedim matematikçiyim şunu kesirlerine ayırayım.
Sonra baktım buna mı ya dedim. Bu kim ya, bu insan için mi ağlıyorum dedim. Birden bir ışık patlaması oldu. Şu an karar verdim.
Gidip önce yüzümü yıkayacak,sonra makyaj yapacağım. Birazdan gelir,yavruyu ona bırakıp kızlarla buluşmaya gidip delicesine eğlenecegim.

Bura artık benim evim değil,benim değil. Ben de bu eve ait olmamalıyım. Artık sadece bana ait yepyeni bir evim olacak. Benim de ait olduğum bir ev...

İnanıyorum olacak :)

İç Karmaşıklığı

Bana 'hadi canım yandan yandan !' diyeli yaklaşık 5 ay,boşanalı 4 ay oldu. Tabiri caizse pılımı pırtımı topladım birkaç kıyafet ve yavrunun oyuncaklarını aldım çıktım o evden. Kariyer sahibi kişilik biz başka bir şehre taşınırken bile o gün bir konferansa gitti,Allah'tan biz evden çıkmadan geldi. Arkama bile bakamadan bıraktım çıktım...
Daha sonra o eve bir kere gitmek zorunda kaldım,her şey bıraktığım gibiydi. Sadece evin ruhu yoktu,buz gibi soğuk gelmişti yaz ortasında. Bir ara annesi geldi evi değiştirmişler,projeksiyon makinesi falan almış ki televizyonumuz 10 yıllık 70 ekrandı ve çalışmıyordu. Ona rağmen ne gerek var derdi,neyse... Geçen gün sanırım sohbet edebileceği kimse olmadığı için yavruyla skype yaparken bana evin yeni halini gösterdi. Benim günlerce arayıp bulduğum tabloları astığını,çok beğenerek aldığım ve her yerinde bir anısı olan eşyalarımı nasıl kendine göre döşediğini anlattı. Önce anlayamadım,gerçekten anlam veremedim. Bir insan bir insana bu kadar can acıtıcı bir şeyi neden yapar? Yaptığının farkında mı acaba,bilerek yapıyor olabilir mi? Bu kadar ahlaksız olabilir mi?

Yarın yavruyu bir kaç günlüğüne yanına götüreceğim,ben bir arkadaşımda kalacağım ama o akşam geç geleceği ve biz öğlen orada olacağımız için benim eski onun yeni evine gitmek zorunda kalacağım. Midemde koca bir taş var sanki. Hiç gitmek istemiyorum ama bu durumla yüzleşmem de lazım biliyorum. İçim çok karışık,karmakarışık...

Bulanık.

Y.A


16 Eylül 2015 Çarşamba

İnstagramla imtihan

Sosyal medyada özellikle instagramda paylaşımlar yapmayı severim,daha doğrusu severdim. Yavru akşamları erken saatte uyur,uyuyunca instagram en büyük eğlencelerimden biriydi. Karşılıklı beğeniler,takipler,yorumlar,aşırı abartılı sevgi sözcükleri pembe ama yalan bir dünyada ufak da olsa eğlendirirdi beni. Hiç olmayan bir şeyi koymadım,yalan söylemedim. Hep olduğum gibiydim. Sanal alem desem de inanılmaz dostluklar edindim. Özellikle boşanma dönemimde beni benden çok düşünen insanlar olduğunu fark ettim.
Ama şimdi bakamıyorum,aralarda fotoğraf ekleyip kaçıyorum. Başkalarının mutluluğunu kıskanmak değil,kendi mutsuzluğumu gözüme sokmak istemiyorum. Sanki benden başka herkes çok mutlu,herkes sevilen eş,herkes kocasının taptığı kadın bir tek benim istenmeyen. Ben ve oğlum tek terk edilen. Neden diyorum biz neden aile olamadık,neden başaramadım. Hani yuvayı dişi kuş yapardı,ben neden yapamadım. Arada bir bu ani arabesk düşüncelere dalıyorum,o an gidip onu öldürüp geri gelmek istiyorum. Sonra derin bir nefes alıyorum.Yavruyu düşünüyorum,bana sarılmasını,bana olan sevgisini ve güvenini. Sınırsız masumiyetini. Sen kaybettin diyorum,henüz farkında olmasanda.

Ne demiş Özdemir Asaf ;

'Ya farkıma vardığında,
Farkın kalmamış olursa'


Y.A

14 Eylül 2015 Pazartesi

Vicdan mı?

Seninle evlenme ve sana aşık olma sebeplerimden biri senin çok vicdanlı bir insan olduğunu düşünmemdi. Bazen benden daha hassas ve özellikle çocuklar konusunda çok itinalı davranışlarınla kalbimi kazanmıştın. Zaten bundan dolayı senden çocuk sahibi oldum,zannettim ki birlikte büyüteceğiz.
Ama ama ama sen ne yaptın. daha 3,5 yaşında sana son derece muhtaç olan bir evladı bıraktın. Baba olmak bana ağır geldi dedin. Ben hala aptal gibi ayrı şehirlerdeyken bile aranız bozulmasın diye 4 aydır kendimi paraladım.
Her sorunda olduğu gibi gene kaçtın. Senin çocuğumuzda açtığın yaraları ben tek başıma kapatmak zorunda kaldım. Her şeye tamam dedim. Ben tolerans gösterdikçe sen rehavete geldin. Yeter,artık ister ara ister arama umurumda değil. O benim olduğu kadar senin de çocuğun. Daha çok küçük düzgün bir iletişim kuramazsan seni unutur gider,bundan sonra kılımı kıpırdatmayacağım.

Ne halin varsa gör...Vicdansız.

12 Eylül 2015 Cumartesi

Ömrümün sonu mu demiştin...

Efenim yıl 2005,o zamanlar safça bir genç kızım sevgiye,aşka falan inandığım yıllar. Nasıl olduysa mantık abidesi kişi hayat felsefesi tamamen zıt olan benimle evlenmek istedi. Ex kayın valide kesinlikle karşı çıkmasına rağmen,yüzünde sırtlan gülümsemesi ile nikaha geldi. Ben o 20 li yaşların heyecanı ile nikah memurunun sorusuna 'Evet,evet,evet' dedim tüm içtenliğimle. Şahıs ise 'Ömrümün sonuna kadar evet' dedi.

10 sene geçti,ömrü bitti sanırım. Şuana kadar olan en absürd boşanma duruşmamızı beklerken,dedim ki 'Hani ömrünün sonuna kadar evet demiştin ne oldu ' dedim :) . Orada ortak avukatımızdan bomba cevap geldi 'Gene evet diyecek,problem yok dedi'. O an kahkahalarla güldük. Ama içim...

Ne diyeyim demek ki ömrün,benim için bitti. Bedenen olabilirsin ama benim için ruhen öldün.

Öleni ne yaparlar bilirsin,gömerler...En derine!

10 Eylül 2015 Perşembe

Nerede Kalmıştık

Lise yıllarında erkeklerden nefret eden,yüz vermeyen,kariyer planları olan ve 35 yaşından önce evlenmemeyi düşünmeyen saf ve temiz bir genç kızdım. Kendimi nikah masasında  bulduğumda ise 23 yaşındaydım. Şimdi düşünüyorum da ne kadar küçükmüşüm,ne kadar aptalmışım,saf sevgiye karşımdaki insana ne kadar inanmışım.Sevginin her şeyi düzeltebileceğin düşünmüşüm.
Ne kadar çok hata yapmışım. Beni incitmesine,aynı üniversite de aynı bölümü okuduğumuz halde beni aşağılamasına,onunla evli olduğum için şanslı olanın ben olduğuma o kadar inanmışım ki...
Resmen onu Dünya kendimi etrafında dolanan uydu Ay yapmışım.Hem onu sorguluyorum,hem kendimi.Neden beni bu kadar ezmene izin verdim,sonra da 'sen ve oğlumuz benim için evdeki yastık gibisiniz,hep varsınız.' dediğin an neden suratına tükürmedim,neden hiçbir şey diyemedim .Bunların hiçbirinin cevabı şuan yok,olsa da geçmişte kaldı ne ifade edecek bilmiyorum. Bilmiyorum,genel ruh halim bu. Acaba sen bunların cevabını biliyor musun? Bazen bunu merak ediyorum...

Y.A

9 Eylül 2015 Çarşamba

Benden sana vol.1

Eyyyyy beni bırakıp giden sen ex...

Tam olarak ayrılıp bu şehre geleli 3 ay oldu ve ben zannettiğimin aksine giderek iyileşmeye başladım.Beni nasıl kullandığını,manipule ettiğini,bana yaptıklarını düşündükçe kendimi kurtulmuş hissediyorum. Sana 14 senemi,10 senesini evli olarak verdim. Verdim de ne oldu. Elimde 3,5 yaşında bir çocukla ortada bırakıldım. Hani oğlumuz her şeyden önemliydi senin için. Hani onsuz aldığın nefesin anlamı yoktu.Onsuz yediğin yemeğin,içtiğin suyun tadı yoktu.Bana bunları dedikten sonra nasıl karşıma geçip 'Evlilik sorumluluğu bana ağır geldi. Oğlumuz için demiyorum ama çocuk yaptığım için pişmanım' dedin.Dedin ya o gün,o an o dakika bittin benim için.Anlatacak çok şeyim var,ne çok üzüntü biriktirmişim içimde senin yüzünden... Anlatacağım,buraya kusacağım her şeyi.

Y.A