25 Mart 2016 Cuma

Bebelere Gel



Boşanma evresinde arkadaşlarımın tavsiyesiyle "Gone Girl" filmini izledim. 

Beğendim mi ? Kesinlikle, hatta bayıldım. Filmin sonunda "ohhh,yaaaaa,işte bu,noldu cicim...  v.b" düşük seviyede kelimelerle sevincimi belirttim. 

Lakin gerçek hayata döndüğümde ben de dahil çevremdeki kadınların bu tarz durumlarda pek sakin kalamadığımızı, kendimizi dostların omzunda ağlayarak salya sümüğe vurduğumuzu gördüm. Malum duygusal insanlarız.

Neyse, gene ecnebi memleketlerde kadınlar zeki kardeşim, öyle ağlayıp zırlamak yerine bu durumdan pay çıkarıyorlar. İntikam duygusunu ticarete ve paraya dönüştürmüşler. Bakın voodoo bebeği yapmışlar, iğnelerini bile veriyorlar. Renk renk hem de.

Hemen düşündüm,ben de ticarete atılmaya karar verdim. Bu olayı bir adım ileri götürüp eski koca voodoo bebeğinin yanında eski kaynana voodoo bebeği işine de girişeyim diyorum. Bence o daha çok rağbet görür ne dersiniz?

Mesela pazarda şöyle satılabilir :" Gel hanım gel,bebelere gel! Kaynana vudu bebeği geldi. İğneler de bedava,sok sok rahatla" . Reklam da tamam, kaynana bebeğe neler yazılabilir o da artık bizim hayal gücümüze kalmış?

Fikri olan :) 

17 Mart 2016 Perşembe

Astokriş

Edepsizimdir biraz
Sanmayın bu kiraz
Kaçarım dururum
İpin ucunu bulurum

Kaynadı tencere
Olmuyor bu pencere
Cacık da iyi gider
Ayranı yoksa çeşmeye
Ya daha neler
Akıyor bu rimeller

En güzeller
Laleler

Savrulur dururum
Ayy bazen uyuzum
Lüle lüle
Leblebi
Allahım ben buyum

:)

8 Mart 2016 Salı

Canıms yaaa Vol.3

Günlerden bir gün akşam yemeğine köfte yapacaktım, yanlışlıkla tuzu iki kez koymuşum. Sofrayı hazırladım. Köfte ve diğer üç çeşit yemeği sofraya koydum. Kendimce sempatik bir sesle çağırdım " hadi aşkım,yemek hazır"
İşi olduğu için (ışınlanma icadı olsun, kansere çare olsun, atomu parçalama olsun) masaya on dakika geç geldi. Dur yavrum baban gelecek, yemeği birlikte yiyeceğiz diyerek çocuğu beklettim.

Geldi, hepsinden koydu tabağına. Köfteyi attı ağzına " Bu ne yaaa!!!" diye çıkıştı. Yedim, dedim biraz tuzlu olmuş. Herhalde iki kere tuz attım, yarın ben bunu domates sosuyla pişirir tuzunu alırım. Diğerlerinden ye istersen dedim.

Bir hışımla masadan kalktı, "Senden istediğim sıcak bir kap yemek, onu bile yapamayacaksan!!!" dedi ve çalışma odasına kapattı kendini. O güne kadar yaptığım envai çeşit yemekler, sabah 6 da kalkıp yaptığım gözlemeler,sıktığım taze meyve suları biranda yok oldu.

Üzülerek gittim odasına, Özür diledim on kez. Dedim haklısın, çok dikkatsizim. Bir daha olmaz ve buna benzer ezik cümleleri sıraladım. İki gün küstü bana...

Eziklik konusunda doktora yapmışım.Baya bildiğin pas pas olmuşum :)  Şimdi diyorum ki ona:

Canım sen git zıkkımın kökünü ye, ya da eşeğin ayağını ye, ya da ne yersen ye....

Yürüüüü, taş arabası.....

Ohhhh beeeee:)

2 Mart 2016 Çarşamba

İnsanlık Beklentisi

Hepimizin birbirimizden bazı beklentileri var. Sabah birbirimize "günaydın"akşam "iyi akşamlar" demek, asansörde karşılaştığımızda gülümsemek, bunlar yazılı bir yerde olmasa da nezaket kuralıdır , yapılsa iyi olur.

Hafta sonu geldi, dedim ki "Yoğunsun, meşgulsün . Müsait değilsen on beş günde değil,ayda bir gel. Vakit bulursan her hafta gelirsin. Çocuk burada her istediğinde görebilirsin. Yavru iyi merak etme, gözün arkada kalmasın." tamam dedi,.Akşam babasıyla kalmak istememiş gittim aldım. Pazar sabah erkenden gitti,gene 15 günde 12 saat görüştüler.

Hava çok güzeldi, pazar sabah aldım yavruşu dışarı çıktık, çok güzel fotoğraflarını çektim. pazartesi sabah günaydın diyerek attım fotoları, iyi günler kolay gelsin diyerek bitirdim mesajı. Ne kadar sevimli falan demesini bekledim herhalde. Hiç cevap gelmedi. Hiç! Bir "günaydın" ya,acaba bunu hak edecek ne yaptım diye düşündüm. Hatta gene kendimde kusur aradım.

Hala bekliyorum, hala karşımdakinden insanlık bekliyorum. Her şeye rağmen bekliyorum ya,yuh bana yuh !!!