Yazmayalı bayağı bir zaman olmuş. Hayat akıp gidiyor,zaman geçiyor, olmaz denenler oluyor, beklentiler değişiyor, güneş doğuyor, yıldızlar parlıyor...
Bitirmenin, veda etmenin, yoluna devam etmenin hazzını yaşıyorum bu ara. Hayat da bana bambaşka bir şekilde göz kırpıyor.
Ne yaşarsanız yaşayın,inanın geçiyormuş. Çoooook uzaklarda kalıyormuş o hisler, yerini yepyeni duygular alıyormuş. Şimdi sol kolunuzu uzatın sağ kolunuzla omzunuza pış pış yapın ve kendinize deyin ki " Aferin" .
Önce kendini sevmekle başlıyormuş her şey,kendimizi sevelim ki sevmenin ne demek olduğunu bilen çocuklar yetiştirebilelim. Sevmeyi bilsinler ki bizim yaşadıklarımızı başkasına yaşatmasınlar.
Sadece sevin...Sevginin açamayacağı kapı yok.
Ve hayatla savaşmayın,hayatın akışına inanın. O acı çekerken aradığımız ilahi adalet var ya,gelecek. Ne zaman bilmiyorum, ben de bekliyorum. Ama onu bekleyerek ömür geçmez,evrene bırakın o elbet gerekeni yapacaktır.
Ben yüzümü güneşe dönmeye çalışıyorum, kolay mı? Değil. Ama bu bir seçim...
Ben iyiyi seçiyorum,savaş baltalarımı indirmek istiyorum...
Başka birinin acısını,mutsuzluğunu,huzursuzluğunu isteyerek hayat geçmez. Ona hayat denmez.
Su gibi olmak lazım, akışkan, sonsuz, özgür...
Aklımda ki düşüncelerin söze dökülmesi tam anlamıyla...tek farkla şu anda savaş baltami dik tutarak....
YanıtlaSilSavaş baltaları zamanla iniyor:) akışına bırakmak lazım
SilSevginin açamadığı kapı vardır çünkü kiliti başkasının elindedir.
YanıtlaSil