Geçen hafta yavruyu bir kaç günlüğüne babasının yanına götürdüm. Doğum günüydü ve yalnız kalmasına içim elvermedi.Aldım yavruyu gittim.Tam olarak 2,5 ay önce bir hayal kurmuştum. Doğum gününde gidecektik, akşam birlikte pasta kesecektik, ben yavruyu uyutup tam evden çıkacakken, kolumdan tutacak ''gitme!'' diyecekti. Birden ışıklar kararacak, arka fondan bir müzik başlayacak, bana sarılacak ve üzerimizden simler dökülecekti. Yazarken gülesim geldi. Bu hayali kurarken çok mu içmiştim, beyin bedenden mi ayrılmıştı, astral seyahatte miydim tam hatırlamıyorum :)
Doğum günü sabahı buluştuk, yavruyu çok istediği bir yere götürdük yemek yedik. Pasta kesmek istedi babasıyla, burası çok kalabalık başka bir yere gidelim derken arabaya bindik ve yavru arabada uyudu. Aslında pasta alıp eve gidebilirdim ve hayallerimi gerçekleştirmek için bir adım atabilirdim. Ama yavrunun uyuduğunu anlayınca, hemen arabadan indim. ''Doğum günün tekrar kutlu olsun,siz takılırsınız uyanınca'' deyip adeta kendimi arabadan dışarı attım.
Bir kaç ay önce hayalini kurduğum o anı yaşamak bile içimden gelmedi. O eve gitmedim,o ev artık benim değildi. Önce biraz kötü oldum sonra toparlandım. Gittim kendime kitap aldım,kahve ısmarladım. O gece yastığa başımı koyduğumda hiç keşke demedim. Demek ki bitmiş !! Bunu anlamanın dayanılmaz hafifliği, inanılmazmış.
Sabah uyandım, hava nasıl güzel. Sanki renkler daha canlı, güneş bile ayrı parlıyor. Derin bir nefes aldım, evinde kaldığım arkadaşımla harika bir kahvaltı yaptım.
Hayat güzel ve rengarenk karanlıktan çıkmak bizim elimizde. Hayat öyle garip ki, bir zamanlar hayaliniz olan bir şey bir zaman sonra kabusunuz olabiliyor.
Demem o ki; hayat her şeye rağmen yaşamaya değer!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder